inkijkexemplaar

Dinle Neyden

Baştan başa Kur’ânî gerçekleri anlatan, Hz. Mevlânâ’nın Mesnevî-i Şerîf’i deryâsından bir katrecik (harmanından bir dânecik, güneşinden bir zerrecik) olarak, belki küstahça ama sâlihâne sohbetler yapardık bir zamanlar. Bu sohbetlere katılanların oluşturduğu notlar, bâzen bir televizyon programında, bâzen bazı dergilerde makâle hâlinde başkalarına da ulaştı. Demek şimdi sıra, kitap hâline gelmeye geldi…


Learn More

Gönül Gözü

Ö. Tugrul inançer Efendim, Gó”nül Gözü adb sohbetlerimiz-
de, sizlerin gönlümüzde oldugunuzu, bizim de sizlerin gönlünüzde

oldugumuzu bilerek, sizlerle beraber, bazen söze ihtiyaç olmadan
sohbet edecegiz. Çünkü gönül gözüyle anla§mak için, her zaman
söz laz1m degildir. Say1n hocam, hep gönül dedik, gönül kavram1
üzerinde neler dü§ünmemiz laz1m, gönülden ne anlamam1z laz1m,
bu hususta lütfeder misiniz?
Kenan Gürsoy Estagfirullah efendim, sizin huzurunuzda
bunlardan ne kadar bahsedebilirim onu da bilmiyorum ama …


Learn More

Het Hart Het Zelf en De Ziel

Het soefisme wordt door historici gewoonlijk beschouwd als de mystie-
ke kern van de islam. Ze dateren de verschijning ervan ergens in de 9e

eeuw, zo’n 200 jaar na het ontstaan van de islam. în zijn universele be-
nadering omvat het soefisme echter de mystieke dimensie van alle reli-
gies. Religie is eigenlijk een boom waarvan de wortels de uiterlijke reli-
gieuze praktijk vormt. De takken van d~ boom vertegenwoordigen de

mystiek en de vruchten zijn de waarheid.


Learn More

Liefde is de wijn

Ik heb Sjeik Muzaffer (Gods Zegen zij met hem) ontmoet in april 1980. Wij hadden hem
uitgenodigd om gedurende zijn verblijf in Californië samen met zijn derwisjen op het instituut voor
psychologen, waarvan ik de stichter ben, te gast te zijn. Twee van mijn medewerkers hadden alle
nodige voorbereidingen getroffen, zodat ik geen contact had met de derwisjen voordat zij arriveerden.
Ik zat in mijn kantoor te telefoneren toen er een imposante en zwaargebouwde man voorbijliep. Hij
keek mij even aan, maar liep verder zonder zijn pas te in te houden. Op het moment dat hij naar mij
keek, leek de tijd stil te staan. Ik had het gevoel alsof hij ogenblikkelijk alles over mij wist, alsof hij
alle feiten uit mijn leven van mijn gezicht had kunnen lezen en geanalyseerd had, zoals een snelle
computer in een fractie van een seconde gegevens heeft verwerkt.


Learn More

Mübarek Vakitler

Maalesef ahâli arasında, “Allah’ın her günü birbirine eşittir”
gibisinden fevkalâde yanlış bir telakkî oluşmuş. Oysa her zaman
söylediğimiz gibi Cenâb-ı Hakk, bâzı zamanları bâzı zamanlara,
bâzı mekânları bâzı mekânlara, bâzı insanları bâzı insanlara üstün
kılmıştır. Haftanın günleri içerisinde de bâzı günlerin diğerlerine
nazaran efdâliyeti vardır. Bunun en bariz numûnesi de şüphe
yok ki Resûl-i Müctebâ Aleyh-i Ekmeli-t Tehâyâ Efendimiz’in,
“Mü’minlerin bayramı”1

olarak tavsif buyurdukları Cumâ günü-
dür.


Learn More

Muhabbet Peygamberi

Allahu zü’l-Celâl ve’l-Cemâl ve’t-Tekaddes, Kitab-ı Kerîm’inde1
Hz. Yusuf’un güzelliğini seyre dalıp hayrette kalan kadınların

o güzellik ile mest olup ellerini kesmelerine rağmen acı duy-
madıklarını buyurmaktadır. Rabbimizin fazl ü kerem ü lütfun-
dan umarız ve dileriz ki Cemâl-i bâ-Kemâl-i Muhammed

Mustafâ’nın seyrine dalıp o hayranlık üzere, ten kafesindeki
can kuşu emânetini asıl sahibine arz ederiz.


Learn More

Sohbetler

Bizim eski toplumumuzun yerleşmiş, oturmuş bir âdeti var.
Hayat, Arabî aylarda olan hâdisâta göre düşünülür ve yaşanır.

Muharrem’de Kerbelâ’yı anarız, Safer’de o devâm eder. Rabîü’l-
evvel’de Mevlid-i Nebî ile sürûrlanılır. Rabîü’l-âhir’de de öyle.

Cemâziye’l-evvel ve âhir “Receb kapıda gözüktü, tevbe edelim,
hazırlanalım.” anlayışından ötürü tevbe ayları olarak kabul edilir.
Receb ve Şa’bân, Ramazan’ın hazırlığı… Sonra mâlum Ramazan-ı
şerîf. Şevvâl’de bayram, Zilkâde’de hac hazırlığı, Zilhicce’de hac
ve kurban… Mûsikî olarak da bütün ilâhîlerimiz on iki aydaki
hâdisâta göre tertîb edilmiştir, hatta makamlar bile ona göre
seçilmiştir.


Learn More

Vakte Karşı Sözler

Zaman bilincinin zirvesi “ibnü’l-vakt” olmak; mekân bilincinin zirvesi
ise “medenî” olmaktır. İbnü’l-vakt, her an yeniden doğandır, akıp
giden vakte karşı daima yeni ve yenileyen sözler söyleyendir. Medenî
olmak, insana zimmetlenen yeryüzünü bozmadan, kirletmeden îmâr
etme çabasıdır. Ö. Tuğrul İnançer, zaman ve mekân bilincini sözünde

ve özünde taşıyan “tek kişilik medeniyet” olan er kişiler zümresinden-
dir. Ağzından çıkan her kelime, onun Türk mûsikîsinin haddesinden

de geçen dudaklarından her an tâze ve can tâzeleyen inciler gibi
dökülmektedir. Kelimelerin yalama olduğu günümüzde bu incilerin
bütün ışıltısıyla yeni muhataplara ulaşması kültürümüze yapılacak
önemli bir hizmetti.


Learn More